Sivil toplum kuruluşları tarihte özellikle sosyal yardımlaşma ve sosyal hizmetler alanında büyük görevler üstlenmiştir. Zamanla toplumların gelişmesi, büyük sanayi adımları, kentleşmenin artması, yeni sınıfların ortaya çıkması (işçi ve işveren) beraberinde birçok sorunu da gündemimize sokmuştur. Bundan dolayı devletler bu alana müdahale etmek ve yardımda bulunmak ihtiyacı hissetmişlerdir.
20.yüzyıl boyunca gelişmiş birçok sosyal devlet STK’lara fazla ihtiyaç duymamıştır. Ama zamanla küreselleşmenin ortaya çıkması ve liberalizmin yayılması ile birlikte sosyal alan dâhil olmak üzere devletin çoğu alanlardan hatta tüm alanlardan elini çekmesi bir öngörü olarak karşımıza çıkmıştır.
Dünya üzerinde özellikle 1970’li yıllardan sonra Neo-liberal politikaların hâkim olması, özelleştirmeler ve soğuk savaşın bitmesi yaşadığımız coğrafyaları ve kültürleri birbirine daha da yakınlaştırmıştır.
Dünyada yaşanan bu küreselleşme, toplumları da ister istemez etkilemiş artık her hizmeti devletten bekleyen yapılar yavaş yavaş azalmıştır. Özellikle gelişmiş ülkelerde sivil toplum kuruluşları yepyeni bir dönemin başladığının habercisi olmuşlardır.
İşte bu noktada; STK’lar, küreselleşmenin beraberinde getirdiği ekonomik ve politik felsefeye uygun özelliklere sahip olmaları hasebiyle gelişmekte olan birçok devlette ön plana çıkmıştır.
Aslında, bu dönemde de devlet, toplumsal refah sağlamada temel aktör rolünü sürdürürken, devletin sadece görev niteliğinde bir değişime yeşil ışık yaktığı görülmektedir.
Bir başka ifade ile; devlet hizmet yürütmek yerine bu hizmetleri gerçekleştirecek oluşumlara destek sağlamaya çalışmaktadır.
Peki, sivil toplum kavramı nedir?
Aile, devlet ve piyasayı temsil eden, gönüllü olarak ortaya çıkan ve amacı kamu yararını artırmak olan birey, kurum ve kuruluşların toplamından oluşan yapı bizleri sivil toplum kavramı ile karşı karşıya getirmektedir.
Türkçe literatürde ise, vakıf, dernek, sendika, oda, kooperatif, kulüp, platform gibi türlerden oluşan sivil toplum kuruluşları STK, NGO, üçüncü sektör, gönüllü kuruluşlar vb. şeklinde tanımlanmaktadırlar…
Ayrıca tarih içinde de sivil toplum kuruluşları farklı şekilde ifade edilmiştir. Bunlar; cemaat, cemiyet, tarikat, lonca ve vakıf adları ile faaliyetlerini sürdürmüşlerdir.
STK’ları genel olarak 3 kısma ayırabiliriz:
1) Aktivite merkezli STK’lar (spor, kültür, rekreasyon vb. alanlarda faaliyetler gösterir)
2) Toplum merkezli STK’lar (siyasi partiler, sendikalar, çevre örgütleri, yerel toplum örgütleri vb.)
3) Refah merkezli STK’lar (sosyal hizmet, sağlık, eğitim vb. hizmeti sunarlar)
Sivil toplum örgütlerinin faydaları nelerdir?
-Sosyal yardıma ihtiyaç duyan bazı gruplar, bu yardımlara ulaşabilmede, bürokrasi içinde tıkanmış kamuyu değil, STK’ları kullanılır.
-Sivil toplum örgütleri daha esnektir. STK’lar genelde küçüktür ve bu kuruluşların yönetim kurulu üyeleri hızlı bir şekilde değişme ayak uydurabilmektedir. Devlet bir sosyal hizmet kurumu oluşturduğunda, bu kurumun fonksiyonlarını toplumun gereksinimleri doğrultusunda değiştirebilmesi çok kolay olmamaktadır.
-Ayrıca, devletin STK’larla yaptığı anlaşmalara gereksinimi kalmadığında, bu anlaşmalar kolayca iptal edilebilmektedir. Hâlbuki bir kamu kurumu tesis edildiğinde, onun sona erdirilebilmesi oldukça güç olmaktadır.
-STK’ların en önemli noktalarından birisi lobicilik yapabilme yetenekleridir. STK’lar gerek üye sayısı gerekse siyasi konumlardaki caydırıcılığı ile çok önem arz etmektedir.
– STK’lar nitelikli ve nicelikli özelliklere sahip olduğunda siyasette önemli bir karar alma, kamuoyu oluşturma siyaseti yönlendirme vasıflarına sahip olabilmektedir.
Ülkemizde de sivil toplum kuruluşlarının başını dernekler çekmektedir. Açılan dernek sayılarına baktığımızda yıllar geçtikte büyük artış görülmektedir. Bu da zamanla toplumdaki sivil toplum bilincinin oluşması ve gelişmesi ile alakalıdır. Özellikle son 10 yıl içerisindeki istatistikleri incelediğimizde görülmektedir ki her sene belli oranda (%5 ila %10 arası) bir büyüme ile açılan dernek sayılarında artış gözlenmektedir. İçişleri Bakanlığı’nın açıkladığı verilere göre şu an itibariyle 109.654 derneğimiz aktif bir şekilde faaliyetlerini sürdürmektedir. (Bknz ,Tablo 1.1)
KURULAN TOPLAM DERNEK SAYISI: 279.215
*FAAL DERNEK SAYISI: 109.649
*FESİH DERNEK SAYISI: 169.566
Ülkemizde derneklerin önemi artmasına rağmen gelişmiş ülkelere nazaran hala çok geride bulunmaktadır. Avrupa ülkelerinde her vatandaşa yaklaşık 10 dernek düşerken ülkemizde 10 derneğe bir kişi düşmesi hala üzerinde önemle durulması gereken bir durumdur.
DERNEK ÜYE SAYILARININ TÜRKİYE NÜFUSUNA ORANI
Ülkemizde erkeklerin sivil topluma katılma oranı kadınlara oranla yaklaşık 4 kat daha fazla olduğu görülmektedir. Bu Türkiye’de kadınların hala sosyal hayatta yeterince yer bulamadığının göstergesidir.
DERNEKLERİN KURULUŞ AMAÇLARINA GÖRE DAĞILIMI
Açılan derneklerin hizmet ettikleri alanları incelediğimizde spor, dini kurumlar, yardımlaşma kurumları, kalkınma kurumları ve mesleki dayanışma grupları ön plana çıkmaktadır. Kar amacı gütmeyen bu dernekler tamamen gönüllük esasına dayalı topluma hizmet vermek ilkesiyle sosyal devlet yapısını rahatlatmakta ve insanları bir dayanışma ortamına sokmaktadır
HEMŞEHRİ DERNEKLERİNİN BÖLGELERE GÖRE DAĞILIMI
Derneklerin önemli bir bölümünü hemşehri dernekleri oluşturmaktadır. Bu derneklerin yarısından fazlası Marmara Bölgesi’nde İstanbul, Bursa ve Kocaeli ilerinde faaliyet göstermektedir.
Ülkemizin dört bir yanında şubeleri olan bir çok dernekler olduğu gibi sadece o yöreye o bölgeye ait lokal derneklerde bulunmaktadır. Derneklerin bölgelere göre dağılımına baktığımızda özellikle Marmara Bölgesi’nin nüfus yoğunluğundan ve bölgenin gelişmişliğinden dolayı 1’inci sırada olduğu görülmektedir
DERNEKLERİN BÖLGELERE GÖRE DAĞILIMI
STK’LARIN EKONOMİYE ETKİLERİ
Sivil Toplum Kuruluşları sadece sosyal anlamda değil ekonomik anlamda da ülkeye katkı sağlamaktadır. STK’larda her ne kadar gönüllük esas olsa da birçok kuruluş kendi bünyesinde maaşlı eleman istihdam ettirmektedir. Ülkemiz rakamlarına bakacak olursak 2006 yılında 4072 kişi maaşlı istihdam edilmekteyken 2015 yılında bu sayı yaklaşık 9 kat artarak 34.000 kişi olmuştur. Bu sadece dernekler bakımından tutulan istatistiksel rakamlar. Sivil Toplum Kuruluşları içinde derneklerin haricinde Vakıflar, Sendikalar, Federasyonlar, Meslek Örgütleri… vb. bir çok yerde de eleman istihdamı söz konusudur.
Ayrıca STK ‘lar tarafından toplanan bağış ve burslar birçok ihtiyaç sahibine destek olmakta doğrudan olmasa bile dolaylı olarak ülke ekonomisine önemli bir fayda sağlamaktadır. Daha birçok alanda gerek ekonomiye gerekse sosyal yaşantımıza destek çıkan bu yapılar demokrasilerin gelişmesinde büyük önem arz etmektedir. Derneklerin açılma hızına bakacak olursak 2023 yılında yaklaşık 130 bin dernek sayısına ulaşılacağını öngörebiliriz.
Şunu kesin olarak unutmamalıyız.
DEMOKRASİ ve MİLLİ İRADE’nin ana dayanak noktası SİVİL TOPLUM KURULUŞLARIDIR.