15 Temmuz 2016, Türk milletine, Türk demokrasisine, Türk Devletine karşı yapılmış alçakça saldırı girişiminin tarih sayfalarına yazıldığı gün olmakla beraber ayrıca Türk milletinin demokrasiye, Vatanına ve devletine canı pahasına sahip çıktığı, tanklara, jetlere, kurşunlara göğsünü siper ettiği destansı zaferin tarihidir.
O gün Türkiye Cumhuriyeti kurumları içine sinsice sızmış paralel terör örgütü mensupları ve onları kollayan üst akıl düğmeye bastı. Yıllarca devleti ele geçirmek için gizliden gizliye devletin her kademesinde kadrolaşan ve siyaseti yönlendirme adına planlar gerçekleştiren bu örgüt ve işbirlikçileri bu kez sert kayaya çarptılar.
Ülkede oluşturmak istedikleri kutuplaşma ortamından kendilerine meşru zemin arayan ve devleti ele geçirmek isteyen bu çete belki eylemleri için biraz daha bekleyip sonraki yıllarda bu darbeyi gerçekleştireceklerdi. Ama Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan uzun yıllardan süre gelen bu çetenin foyasını ortaya çıkarmak ve inlerine girmek üzereyken köşeye sıkıştılar ve erken davranmak zorunda kaldılar.
Darbe düşüncelerini erkene alan FETÖ çetesinin planı Cumhurbaşkanını öldürmek ve Genel Kurmay Başkanını kaçırıp tehdit ederek kendi emellerine ulaşmaktı. Sonrasında sabaha karşı da darbe yaptıklarını evlerinde uyuyan Türk milletine ve Dünya duyurmaktı. Ama bunu hain plan bir şekilde deşifre oldu. Paniklediler ne yapacaklarını şaşırır vaziyette sabaha karşı yapacakları darbe girişimini akşam saatlerine çektiler. Köprüler kapatıldı, Tanklar yürütüldü, jetler alçak uçuşlar yaptı kurumlara ve halkın üzerine ateş açtılar… Sanıyorlardı ki Türk milleti bunlardan korkacak meydanları bunlara bırakacak evlerine çekilecekti. Ama öyle olmadı Türk milleti bu oyunu gördü ve Cumhurbaşkanı, Başkomutan Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN’ın emri ile vatansever siyasetçiler meydanları boş bırakılmaması için çağrıda bulundular ve aziz Türk milleti bayrağı için, milleti için, devleti için sokaklara döküldü.
Bu arada alçak darbeciler ülkenin haber kaynakları olan Tv kanallarına baskınlar yapmakta, Uydu internet sistemlerine saldırmakta kendileri meşru göstermek için bildiriler yayınlatmaktaydı. Amaçları insanların arasındaki iletişimi kırarak meydanlara inmeyi engellemekti. Gölbaşı’nda bulunan Özel Harekatı F16’larla bombalayarak 47 polisimizi şehit ederek kendilerine karşı oluşabilecek mukavemetleri yok etmek istediler. Çünkü korkuyorlardı, son kozlarını oynuyorlardı ya hep ya hiçti.
Türk milleti kadını erkeği, yaşlısı genci, sağcısı solcusu demeden meydanlara indi, tankların altına yattı, jetlere ve helikopterlere göğsünü siper etti. İyice panikleyen bu aşağılık çete daha da agresifleşerek insanların üzerine mermiler yağdırdılar. Türk milletinin kutsalı olan milli iradenin kaynağı Gazi TBMM’yi bombaladılar. Sandılar ki Türk milleti korkup kaçacak ama öyle bir şey olmadı tam tersi insanlar meydanlarda çoğalarak kendilerini destansı bir mücadele ile tarihin sayfalarına altın harflerle yazdırdı.
Tüm bunlar yaşanırken 62’si polis, 179’u sivil, 5’i asker olmak üzere 246 şehit, 2186 kişi yaralandı. Ayrıca bozguna uğratılan bu girişimden sonra ilk etapta 8838’i asker, 2101’i hakim-savcı, 1485’i polis, 52’si mülki idare amiri, 689’u sivil olmak üzere toplam 13.165 kişi gözaltına alındı. Bunların da 123’ü general, 282’si rütbeli polis, bin 559’u hakim-savcı olmak üzere 5863 kişisi tutuklanarak ceza evlerine gönderildiler. Bunlarla beraber kamuda 45.484 kişinin görevleri açığa alındı
TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİNDE PARALEL ÖRGÜTÜN DARBE GİRİŞİMİNİ GERÇEKLEŞTİRMEK İSTEYEN CUNTACILARIN HAİN EMELLERİNİ ANLAYAN VE CANLARINI FEDA EDEREK ÖNLEYEN KAHRAMAN ŞEHİTLERİMİZ İSİMLERİNİZ TARİH SAYFALARINA ALTIN HARFLERLE YAZILACAKTIR. ALLAH RAHMET EYLESİN, MEKANLARINIZ CENNET OLSUN.
Tüm bu yaşanan mücadelede şehitlerimiz gazilerimiz sadece birer rakamdan ibaret değildi, tabi ki içlerinde her birinin bir kahramanlık destanı vardı. Bunların çoğu isimsiz kahramanlarımızdır.
Bunların içinden oluşabilecek faciayı başlarken ilk aşamada önleyen, hain planı bozan Kahraman Astsubaylarımız :
DARBENİN KADERİNİ DEĞİŞTİREN İSİM
ASTSUBAY KIDEMLİ BAŞÇAVUŞ ÖMER HALİSDEMİR
42 yaşında evli 2 çocuk sahibi, Çukur kuyu / Bor / Niğde’li Piyade Astsubay Kıdemli Başçavuş Ömer Halisdemir(1999-84) Özel Kuvvetler komutanlığında Tümgeneral Zekai Aksakallı’nın Emir Astsubayı olarak görev yapmaktaydı.
Tümgeneral Zekai Aksakallı
Paralel terör örgütünün Darbe planının ilk hedefi Ankara’daki TSK’nın en seçkin birliklerini barındıran Gölbaşı’ndaki Özel Kuvvetler Komutanlığı (ÖKK) idi. 15 Temmuz gecesi bu komutanlığı ele geçirmek için cuntacılar tarafından ilk önemli operasyon gerçekleştirilmiştir.
Özel Kuvvetler Komutanlığı karargâhını ele geçirmeye çalışmaktı. Burası stratejik bakımından çok önemliydi çünkü kendilerine yönelik bütün nitelikli operasyonların önüne geçme şansı olacak, artı suikast veya diğer kurtarma eylemlerini yapabilecek bütün birimlerin kontrolleri kendi ellerine geçirebileceklerdi.
İkincisi Özel Kuvvetler Komutanı Zekai Aksakallı Paşa’nın ele geçirilmeye çalışılması. Gazi Orduevinden ayrılırken iki arabayla takip ediliyor ve yakalanmaya çalışılıyordu. Çıkarken iki araç komutanın aracını sıkıştırdı. Silahlı çatışma çıktı. Aksakallı’nın eşi kolundan yaralandı. Özel Kuvvetler Komutanının korumaları olay yerine gelirken Kobra helikopteri ile saldırıya uğradılar ve yaralandılar. Özel Kuvvetler Komutanlığı darbeyi önlemek için o dakikadan sonra komuta merkezine çevrildi. Sevk ve idare Tümgeneral Zekai Aksakallı tarafından yürütüldü.
Darbeci Hain Tuğgeneral Semih Terzi
Bu yüzden buraya Güneydoğu’da görevli darbeci general 1. Özel Kuvvetler Tugay Komutanı Tuğgenaral Semih Terzi, askeri uçakla Ankara’ya geldi. Darbecilerin harekete geçmesiyle Terzi, beraberindeki 20 kişilik silahlı Özel Kuvvetler Komutanlığı Karargâhına gitti. Karargâhta Zekai Paşa’nın iki tane emir astsubayı vardır. Biri karargâhta kalır, diğeri onunla birlikte hareket eder.O saatlerde karargahta kalan Astsubay Kıdemli Başçavuş Ömer Halisdemir’di. Başlarında Semih Terzi’nin buluduğu 20 kişilik darbeci ekip karargahta Halisdemir’in makamı bastılar.
Astsubay Kıdemli Başçavuş Ömer Halisdemir, o an eşiyle Gazi Orduevi’nde olan Özel Kuvvetler Komutanı Tümgeneral Aksakallı ile telefon görüşmesi yaptı
– Halisdemir “Komutanım başlarında Semih Terzi Paşa olan bir grup makamınızı teslim almaya geldi” dedi.
-Aksakallı, “ makamı teslim etme, geliyorum” talimatı verdi.
Daha sonra Semih Terzi Astsubay Kıdemli Başçavuş Ömer Halisdemir’e “ Yönetime el koyduk yeni komutan benim, bundan sonra Özel kuvvetlerin sevk ve idaresini ben yapacağım dedi.
Semih Terzinin Karargahı teslim etmesini istemesinin üzerine Halisdemir, “Komutanımın emri, sizi içeri alamam” dedi. Darbeci General Terzi ise Halisdemir’i Ölümle tehdit ederek “Yönetime el koyduk, yeni komutanın benim ve sana emrediyorum diyerek içeri girmek istedi. Bunun üzerine Kıdemli Başçavuş Halisdemir ölürüm de karargâhı vermem dedi. Semih Terzi ve yanındakiler silahına davranırken Halisdemir de silahını çekip önce Semih Terziye daha sonra da yanındakilere ateş etti.
Karargâha baskına gelenlerin içinden bir binbaşı ve bir üsteğmen de Ömer Halisdemir’i vuruyor ve şarjörlerinin tamamını üzerine boşaltarak şehit ediyorlar. Sonrasında Semih Terziyi alıp Helikopterle GATA’ya götürüyorlar ama nafile hastanede ölüyor. Daha sonra komutanlarını kaybeden darbeci grup kışlayı ele geçirmeye çalışsa da kışlada ki özel kuvvetlere bağlı birlikler buna izin vermiyor.
Çıkan çatışmalarda Terzi’nin yanı sıra 7 cuntacı subay daha öldürülürken, 36’sı teslim alındı. Terzi ve yedi darbecinin öldüğü olaya adı karışan, diğer darbeciler, Gölbaşı Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü soruşturma kapsamında Gölbaşı Sulh Ceza Hâkimliği’nce tutuklandı.
Özel Kuvvetlerin Sevk ve idaresi darbecilerin eline geçse idi, Türk Silahlı Kuvvetlerinin karşı koyma gücü kırılmakla beraber 400 önemli makamın cuntacılar tarafından teslim alınması sağlanacaktı.
Başarılı olsalar Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanlarını rehin tutuldukları noktalardan kurtaran, Genelkurmay karargâhını darbecilerden temizleyen bordo berelilerin operasyonlarına da mani olacaklardı.
İşte Astsubay Kıdemli Başçavuş Ömer Halisdemir’in bu vatan haini darbecilere karşı sıktığı ilk kurşun darbenin kaderini belirleyen en önemli olaylardan birisidir.
Darbeci Tuğgeneral Semih Terzi’yi vurduktan sonra şehit olan Özel Kuvvetler Komutanı Tümgeneral Zekai Aksakallı’nın emir astsubayı Kıdemli Başçavuş, Ömer Halisdemir’in cenazesi, memleketi Niğde’nin Bor İlçesi’nde düzenlenen törenin ardından toprağa verildi.
ASTSUBAY KIDEMLİ BAŞÇAVUŞ BÜLENT AYDIN
KARA KUVVETLERİ KOMUTANINI KORURKEN ŞEHİT EDİLDİ
Doğum Yeri: Iğdır
Görev Yeri: Kara Kuvvetleri Komutanı koruması
Görevi: TOPÇU kıdemli başçavuş 1991-83
Medeni Durumu: Evli 2 çocuk
Kara Kuvvetleri Komutanı ve Kara Kuvvetleri Kurmay Başkanı, 15 Temmuz günü saat 21.00’de darbe girişiminde bulunan Genelkurmay Başkanlığı Emir Subayı Levent Türkkan tarafından Genelkurmay Karargahı’na davet edildi. Karargah bölgesine girince harekete geçen, paralel örgütün darbe girişiminde bulunan cuntacıları, Kuvvet Komutanı Org. Salih Zeki Çolak’ın aracına saldırdı. Yakın koruması Topçu Kıdemli Başçavuş Bülent Aydın saldırıya karşılık vermek isterken öncelikle bacağından sonrasında göbek hizasında sol yanından vuruldu. Koruma Müdürü Piyade Yüzbaşı Burak Akın da komutanlarını korumak isterken yaralandı.
Bu olayların meydana geldiği sırada, Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar ve Genelkurmay İkinci Başkanı başka bir yere nakledildi.
Kara Kuvvetleri Komutanı ve Kurmay Başkanı hainlerce yere yatırılarak arkadan elleri kelepçelendi ve derdest edildi. Belli bir süre Genelkurmay Karargahı’nda kalmalarının ardından Akıncı Hava Üssü’ne götürüldüler ve bir odada elleri ve gözleri bağlı bir şekilde tutuldular.
.
MİLLETİNE SIKMAK YERİNE KENDİNE SIKTI
Doğum Yeri: Kahramanmaraş
Yaşı: 25
Görev Yeri: İstanbul
Görevi: Tuzla Karakol görevli 3 aylık astsubay
Sabiha Gökçen Havalimanı’nda darbe girişimi sırasında şehit olan Astsubay Ferhat Daş’ın, komutanının halka ateş açma emri vermesi üzerine, halka ateş açmamak için intihar ettiği ortaya çıktı.
Fetullahçı Terör Örgütü’nün darbe girişiminde hayatını kaybeden askerlerden Astsubay Ferhat Daş’ın, komutanının sivillere ateş açması emrine uymayıp, “Senin silahındaki kurşunla ölmektense kendi silahımın kurşunuyla ölürüm.” diyerek kafasına sıktığı öne sürüldü.
ÇOK SEVİLEN BİRİYDİ
Akrabası Kaya Aydın, hayatını kaybeden 25 yaşındaki Astsubay Ferhat Daş’ın damadı Özkan Daş’ın kardeşi olduğunu söyledi.
Ferhat Daş’ın İstanbul’a tayininin çıkalı 25 gün olduğunu ve Tuzla’daki bir karakolda görev yaptığını anlatan Aydın, Daş’ın çevresi tarafından çok sevilen biri olduğunu ve kötü bir alışkanlığının olmadığını aktardı.
Daş’ın asker olmayı kendisinin istediğini kaydeden Aydın, Daş’ın 3 aylık astsubay olduğunu hatırlattı.
“Tatbikat var diye çıkmışlar. Komutanı sivile ateş açmasını söylüyor. O da atamam demiş. Sonra komutan silah çevirmiş, ‘Vururum seni’ demiş. O da ‘Senin silahındaki kurşunla ölmektense kendi silahımın kurşunuyla ölürüm’ demiş. Sivile ateş açmamış, kendi silahıyla kendi kafasına sıkmış.”
Daş’ın Adli Tıp Kurumu’ndan alınan cenazesi Kahramanmaraş’ta defnedildi
‘ALLAH’IMA KİTABIMA HEPİNİZİ VURURUM… BIRAKIN ÇOCUKLARI’
Kuleli Askeri Lisesi’nde görevli erler mahkemede yaşananları anlattı. Bir er şöyle konuştu: Kemal astsubay bize, ‘Askerlerim, evlatlarım, bir oyun var, sizi kullanacaklar. Oyunlarına oyuncak olmayın, beni takip edin’ dedi. Sonra Samet yüzbaşı geldi, ‘dinlemeyin’ dedi. Sonra Kemal astsubay, ‘Samet sen karışma’ diyerek tartışmaya başladılar. Başka rütbeliler de geldi. Kemal astsubay, ‘Allah’ıma kitabıma hepinizi vururum, çocukları bırakın. Siz bir örgütün itliğini mi yapıyorsunuz?’ diye söyledi. Kemal astsubay silahını çekince, arkasına geçtik ve biz de rütbelilere karşı silah doğrulttuk”… Erlerden 36’sı tutuklandı. Astsubay Kemal Vurgun’a yardım edenlerin de aralarında bulunduğu 14’ü serbest kaldı. Erler, okul komutanı Mürsel Çıkrıkçı’yı suçladı.
Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Galip Mendi’yi kurtardı
Jandarma Astsubay Halil Gözalıcı Darbeciler tarafından alıkoyulan Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Galip MENDİ’yi “SİZİ VURACAKLAR” diye uyardı ve bulundukları ortamdan kaçırdı.
Orgeneral Galip MENDİ’ni ifadesinde olayı şu şekilde anlatıyor;
Odada kimse olmayınca Kamil Başoğlu ile rahat hareket etmeye başladıklarını dile getiren Mendi, şöyle devam etti:
“Ayaklarımız bağlı olmadığı için kapının aralığından dışarıyı görmeye çalışıyorduk. Sonunda kapıda koruma astsubayı olan Halil belirdi. Halil Astsubay heyecanlı bir şekilde bana, ‘Komutanım duydum, sizi vuracaklar. Süratli bir şekilde derhal burayı terk etmemiz lazım’ dedi. Eskişehir’den kalkan uçakların bombalaması sonucunda başımızda duran ve jandarma olduğunu iddia eden kişinin, ‘Başarısız olduk’ diye mırıldandığını duydum. Halil Astsubay bize ‘dışarı çıkalım’ diye söyleyince Kamil ve ben koşarak hızla arabanın yanına koştuk. Beni getiren arabaya bindik. Şoför mahalline Astsubay Halil geçti ve ‘Komutanım, buradan uzaklaşmamız gerekiyor’ diyerek aracı sürdü. Halil Astsubay cep telefonu ile en baştan beri bizi arkadan takip eden ve dışarıda bırakılan koruma aracında bulunan korumalarımdan Astsubay Jandarma Başçavuş Erdem Er’e telefondan ‘Sancağı aldım, kurtardım, dışarı çıkmak için hareket ettim’ diye söyledi. Buradan süratle çıkış yolu aradık. Sonra yolu bulduk ve ana yola çıktık.”
Dışarıda yol güvenliğini tutan polislerin kendilerini durduğunu, kimliklerini öğrendiğinde bir emniyet amiri ve bir polis nezaretinde Kazan Emniyet Müdürlüğüne kadar götürdüklerini, emniyet müdürlüğünde görevli polislerle bir müddet sohbet ettiklerini ve kendilerine çay ikram edildiğini belirten Galip Mendi, “Genelkurmay Başkanının Başbakanlıkta olduğunu öğrendikten sonra oraya gittim. Kendisini dışarı çıkararak bilgi verdim. Daha sonra eve gidip üstümü değiştirdim ve resmi üniformamı giyerek karargaha geçtim” dedi.
Uçaklara ikmal yapan personele ilerleyen saatlerde Hava Lojistik Komutanlığından gelen emirler üzerine, daha önce darbeci subaylar tarafından belirtiği gibi bir harekâtın olmadığı ortaya çıktı. Bunun üzerine, uçaklara mühimmat yüklemek istemeyen Silah teknisyeni Astsubaylar ve uçak bakım Astsubayları silahla tehdit edildi. Tehditlerin sürmesi ve bazı personelin darp edilmesi üzerine söz konusu askerlerden bazıları çeşitli bahaneler üreterek uçakların havalanmasına engel olmaya çalıştı. F16 larının çoğunun silah sistemindeki hedefi belirleyen parçaları sökerek bomba atmalarına engel oldular.
Darbeci askerler ilerleyen süreçte uçaklara yakıt alma konusunda da sıkıntı yaşadı. İlk sortinin ardından bazı askerler uçaklara yakıt doldurmayı kabul etmeyerek üsten kaçtı. Bu sırada darbe girişiminde bulunan askerlere destek vermek için Adana’daki 10. Tanker Üs Komutanlığından iki tanker uçak havalandı. Darbe girişiminde bulunan uçakların pilotları havada ikmal yaparak uçuşlarına devam etti.
Ankara Etimesgut Zırhlı Birlikler tümen komutanlığında cuntacılar tankları terör hareketini bastırmak üzere kışladan çıkarmaları emrini vermişlerdir. Sonradan bunun kirli emellerine ulaşmak için halka yönelik kullanılacağını anlayan astsubaylar verilen emirleri yapmamış ve tankların birçoğunu bozarak gitmesini önlemiş. Facianın büyümesinin önünü kesmiştir.
DARBECİLERE MÜDAHALE EDEN JETLER
Süreç devam ederken emir üzerine bazı üslerdeki jetler darbe girişiminde bulunan uçaklara müdahale için havalandı. Bu uçaklar ilk olarak havadaki iki tanker uçağı inmeye zorladı. Uçaklardan biri hemen iniş yaparken diğer tanker uçak inmeyi kabul etmedi. Jetlerin pilotla göz teması kurmaya yönelik çalışmalarına da engel olan tanker uçağın pilotu Karadeniz’e yöneldi. Jetlerden gelen “Vururuz” tehdidi üzerine son tanker uçak da indi.
Bu sırada, darbe girişiminde bulunan uçaklara engel olmak için Eskişehir 1. Ana Jet Üs Komutanlığında havalanan F-4’ler başkente geldi. Uçaklar, Akıncı üssünün pist başlarını vurdu. Bu sayede darbeye destek veren pilotların kullandığı uçakların kalkması engellendi.
Ayrıca, pistteki bazı helikopterler de F-4’lerce vuruldu. Darbe girişimine katılan pilotlar da yakıtlarının azalması ve diğer uçakların takibi üzerine Ankara dışındaki bazı üslere indi.
Birçok ilde cuntacı jandarma komutanlarının karakol komutanlarına önemli makamları alma emri verilmiştir. Karakol komutanları verilen emrin suç sayılacak emir olduğunu anladıkları için yapmamışlar ve ilgili yerlere bildirimlerde bulunmuşlardır.
**** SONUÇ *****
Personelin büyük bölümü darbe girişimine katılmamışlardır.
GENERAL /AMİRAL 358
SUBAY 39287
ASTSUBAY 96391
UZMAN JANDARMA 21303
UZMAN ERBAŞ 76641
SÖZLEŞMELİ ERBAŞ/ER 13216
YEDEK SUBAY 6477
ERBAŞ ER 264493
Paralel örgütün darbeci zihniyeti komutan kadrosunu ele geçirmek istemiş özellikle ast rütbelerdeki rütbeli personelin bu denli direnç göstereceğini kestirememiştir.
Yıllardır bulundukları görevlerde vatansever personellerin bazılarını disiplin yoluyla atmış bazılarını emekliye zorlamış, bazılarını pasif görevlere atanmasını sağlamış, etkin noktalardaki görevlere kendi adamlarını atamışlar iyi sicil ve erken terfilerle aktif olmalarını sağlayarak yapılanmışlar.
BUNLARIN HEPSİNE RAĞMEN Vatanın bütünlüğünü milletin bağımsızlığını korumakla görevli Türk Silahlı kuvvetlerin Vatansever subayları, Astsubayları, Uzman Jandarmaları, Uzman erbaşları Darbecilerin oyununa gelmemiştir, karşı koymuşlardır.
HEPSİNİN ÜSTÜNDE YÜCE TÜRK MİLLETİ ÖZÜNDEN GELEN GÜCÜ VE KUDRETİ DÜNYAYA GÖSTERMİŞTİR.
MESLEKTAŞLARIMIZIN BİLMESİ İÇİN LÜTFEN PAYLAŞALIM
**B E Ğ E N ve Y O R U M L A R L A DESTEKLEYELİM**
*****TEK SES OLALIM*****